Mesajgönderen castrobey » Cmt Ara 23, 2017 6:56 pm
Karşıma uygun bir fırsatın çıkmasının da yardımıyla, kararsızlığımı yenerek ben de bir E-M1 Mark II edindim 15 gün kadar önce. Şimdilik bolca cilveleşiyoruz, oynaşıyoruz kendisi ile. Daha henüz uzuuuun uzun aksiyonlara girecek fırsatı bulamadık. Önümüzdeki hafta için planlanmış bir çekimim var. Kısmetse orada göreceğim tam performansını. Sonrasında o tecrübeyi de paylaşırım.
Menü sistemi biraz daha farklı olduğu için ona tam alışmaya çalışıyorum. Aslında aradığını bulamayacak, ultra karmaşık bir şey yok yeni menü sisteminde de. Aradığınız herhangi bir şeyi bulabiliyorsunuz. Alışmaktan kastım "çat" diye bulabilmek. Zira iş üstündeyken hız önemli. Onun için, "ne neredeydi" haritalaması yapıyorum hafızamda... ve artık alıştım sayılır.
Öncelikle imaj kalitesinden bahsedelim; iyi. Lakin bu parayı bu alete -tabiri caiz ise- bayılmak için o "iyi" yeterli mi, onu bilemedim. Yani şöyle; ilk nesil 5 ve 10'lar ile aralarında 7-8 kat fiyat farkı var. Salt imaj kalitesi olarak bakıldığında, bu parayı bu alete vermek büyük enayilik açıkçası. "E-M10 Mark II (onu satmaya kıyamıyorum, kuma olarak oturuyor yerinde) ile aralarında dağlar kadar fark var" diyebileceğim bir durum yok ortada. Hatta "%50 daha iyidir" bile diyemem. Evet, yüksek ISO performansı daha iyi, evet düşük ISO'da, düşük ışık performansı da daha iyi, ama bunlar, bu makineye 3 kat fazla ödemek için yeterli değil asla. Peki aldığıma pişman mıyım? Asla değilim. Devam edelim.
İmaj kalitesinde devrim diyebileceğimiz bir fark yok dedik. Peki niye aldık abicim? Bir kere alet çok hzlı. Öyle böyle değil, gerçekten hızlı. Bir yeri değil, genel olarak her yeri hızlı. AF'si çok hızlı bir kere. Seri çekim deseniz, makineli tüfek gibi. Play modunda, fotoğraflar arasında gezinirken bile jet gibi alet. Gerçekten etkileyici ve bariz fark edilebilir hızlardan bahsediyorum.
Titreşim engellemesi iyi değil, MUH-TE-ŞEM! Evet, zerre abartı yok. Olympus 9mm ile elde 2.5, hatta 5 saniye çekimler denedim. Sonuçlar inanılmaz. Artık katolik nikahı kıydığımız 12-40 ile, elde 1 saniyelik çekimler artık rutin oldular. Hemen hemen her seferinde jilet gibi sonuçlar alabiliyorum. Bir de 12-100 ile sual IS kullansam, kim bilir ne olacak? Bu arada 12-100'e hala mesafeliyim. 12-40'tan boşanmayı hiç düşünmüyorum. Bence 12-40 çok daha iyi bir lens, arada söylemiş olayım.
Yüksek çözünürlük modu gerçekten çok başarılı. Üstelik (biraz da tembellikten) sadece JPEG denemiş olmama rağmen, bu modda çekilen fotoğrafların, birçok FF makineyi bariz zorlayacağını, hatta tepesine bineceğini söylemek abartılı olmaz. Durağan kadrajlarda, bir tripod ile mucizeler yaratabilirsiniz.
Pil ömrü (bu kıyaslamayı sadece sistem içinde yapabilirim, diğer sistemler hakkında çok tecrübeli değilim) gerçekten çok başarılı. Artık kalan pil ömrünü yüzde olarak (ve doğru), hatta menüden, o pille kaç kare çekildiğini görebiliyor olmak mümkün. Mesela şu anda, pili taktıktan sonra 471 kare çekmişim ve kalan pil %57. Üstelik arada wi-fi ile makineye bağlanıp fotoğraf transfer ettiğim, menü kurcaladığım falan da oldu. Ortalama "1 şarj - 1000+ kare" şeklinde devam ediyor ilişkimiz. Benim için fazlasıyla yeterli. "Daha fazlası olsaydı" demedim, derim diye de görünmüyor.
Ergonomi ve boyut olarak da çok kıvamında bence. İlk versiyon M1'den çooook çok büyük değil. Grip kısmı biraz daha etli, ağırlık da %15 kadar daha fazla. Hala daha, boyut ve ağırlık olarak, aynasız sistem ruhuna hitap eden kıvamda. Hala küçük bir çantaya sığıyor, hala "yanıma alsam mı?" diye düşündürtmüyor (zira yanınızdan ayıramıyorsunuz). Sunduklarına bakılınca, 575gr asla size ağır gelmiyor. Şöyle bir kıyas yapayım; E-M10 Mark II, 12-40 Pro ve grip (zira çok hafif lensler hariç, gripsiz kolay kontrol edilemiyor) kombinasyonu yaklaşık 860 gramken, E-M1 M2 artı 12-40 Pro toplamda 950 gram. O aradaki 90 gram, taşınabilirlikte en ufak bir eksi yazmıyor E-M1 M2 hanesine. Feda olsun! Bu arada tutuş bir DSLR kadar rahat, kontrol ise (hafifliği ve ergonomisi nedeni ile) çok daha rahat. Bu konuda not kıracak yeri yok, tam puanı söke söke alıyor çocuk.
Sistem içinde kıyaslanabilecek nesildaşı Panasonic GH5, bu çocuktan %30 daha ağır, %35 daha hacimli, onu da belirtelim.
Video konusuna gelelim. Bu konuda (fiyatını ve ürünün konumlandırıldığı yeri düşünerek değerlendiriyorum) eksikleri ve yetersiz kaldığı yerler var. Rakibi GH5'in internal 10 bit 4:2:2 kayıt yapabilmesine karşın, 8 bit 4:2:0'a bizi mahkum etmesi (8 bit 4:2:2 için bile external kayıt yapmak gerekiyor) bunların başında geliyor. Ve yine bence, sadece video konusunda bile işlenemeyecek, genel eksilerin en başında gelen yüksek kare eksisi var. E-M10 M2'de bile (düşük çözünürlükte de olsa) 120 kare seçeneği var. Hatta E-M10 M3'e 120fps 720p koymuşken, böyle bir makine nasıl bundan mahrum bırakılır, aklım almıyor. GH5'te 1080p'de 180fps var ve gerçekten sonuçları muhteşem. GH4'te bile 1080p 96fps vardı ağalar. Hayır, yazılım veya donanım olarak desteklemeyecek bir şeyi de yok. Bu bir eksiklikten ziyade saçmalık o yüzden. Hem amatör kullanıcının (iPhone'da bile var be!), hem de basit veya komplike video prodüksiyonları ile uğraşan kullanıcıların gerekliliği haline geldi bu seçenek. Mümkün müdür bilmiyorum ama bir yazılım güncellemesi ile çözseler bunu iyi olacak. Yoksa çok müşteri kaçıracak bu eksiklik.
Bunun haricinde genel olarak video konusunda da başarılı olduğunu (4K, 237Mbs) lakin amaç video ise, mantıklı hareketin kendinizi GH5'in kollarına bırakmak olduğunu da altını çizerek belirteyim.
Fn tuşarına fotoğraf ve video modları için ayrı görevler atayabiliyorsunuz. Basit bir şey, büyük bir mühendislik değil ama yine de iyi düşünülmüş ve kullanımda büyük rahatlık yaratıyor. Dosya isimleri, klasörleme vs konularında da yenilikler yapılmış. Artık çift kart slotumuz ve UHS-II kart desteğimiz var. USB 3.0 desteğimiz de gelmiş. Bunların haricinde (ilk anda aklıma gelen) söyleyebileceğim çok fazla bir şey yok. Geri kalanı klasik Olympus işte. Focus stacking var, bracketing var... ve live composite hala benim kutsalım.
Gelelim "değdi mi?"ye. Vallahi benim için sonuna kadar değdi. Şu anda gönül rahatlığı ile söylüyorum; keşke beklemeyip daha önce alsaymışım. Tabii ki bunu, bana getireceklerini düşünerek söylüyorum aynı zamanda. Eğer fotoğraf çekmek işinizin bir parçası değilse, ya da bir bütçe içinde sınırlı kalmak zorunda olan bir amatörseniz (bu işten para kazanmıyorsanız), sonuçları itibarı ile, 4 tane E-M10 Mark II parası verilip alınacak makine değil derim. Onun yerine E-M10 Mark II, 12-40 Pro ve Olympus 75mm alabilirsiniz bu bütçeyle. Hatta lensleri tertemiz 2. el alıp, araya bir 45mm, 12mm veya makro lenslerden birini sıkıştırıp, harika bir set oluşturabilirsiniz. İyi lens, iyi makineden çok daha önemli bence. Mesela Olympus E-M10 Mark II + Olympus 75mm ikilisini, Olympus E-M1 Mark II + Samyang 85mm 1.4 ikilisine tercih ederim her türlü (imaj kalitesi olarak). Ya da ne bileyim, E-M1 Mark II alıp da 14-42 ya da 12-50 ile kullanacaksanız, gidin M10 Mark II'nize 12-40 alın, sizin için daha hayırlı olur. Ben kendim için "değdi" derken, elimdeki lensleri de düşünerek söylüyorum bunu. Tabii ki şöyle bir şey de var: Hobinize yeteri kadar bütçe ayıracak kadar para kazanıyorsanız (ayda 20.000 TL geliri olan arkadaşlar cimrilik etmesin) her halükarda alınacak ve sizi üzmeyecek bir arkadaşımızdır diye de belirtelim.