Arkadaşlar merhaba,
Bir süre önce, ailemle birlikte İngiltere’ye taşındım. Üzerinden biraz zaman geçsin, ortamı tanıyayım, ülkeyi öğreneyim diyerek, gördüklerimi paylaşmak için büraz bekledim ve kısmet bugüneymiş.
Gurbetçilerin klasiği olan market fiyatları paylaşımına girmeden, beni asıl ilgilendiren kısmını anlatacağım;
Buraya gelmeden önce, oğluma (8 yaşında) Türkiye’de iyi bir gelecek sunamayacağımı, ülkenin her geçen gün daha zor bir yer olduğuna kanaat getirip, birkaç seçeneği değerlendirip, İngiltere’de karar kıldım. Seçeneklerim arasında, yine İngilizce konuşulan Kanada ve Avustralya vardı ve ulaşımdaki zorluk nedeniyle bu iki seçeneği eledim. Aklınıza “Kanada uçakla 14 saat; Kars-İstanbul arası süre daha uzun” cümlesi gelebilir fakat iş ciddiye binince, öyle olmadığı ortaya çıkıyor çünkü Kanada’nın Toronto şehrindeyseniz ve o günkü uçağa yetişirseniz 14 saat. Aksi takdirde bu süre 1 günün üzerinde olabilir.
Neyse, asıl konumuz olan İngiltere’ye döneyim;
Dediğim gibi, oğlumun geleceği için yaptığım bir yatırım olduğundan, İngiltere’nin eğitim ve sosyal yaşam konularındaki durumuna değineceğim. Ben özellikle Londra, Birmingham, Manchester gibi büyük şehirlerden uzak durmayı tercih ettim ve Brighton adında, 250.000 nüfuslu bir şehre taşındım. Ev kiralama şartları çok zorlayıcı ve kiralar çok yüksek olduğundan, benim için en zorlayıcı kısım ev kiralama kısmı oldu. Sonrasında ise, her şey kendiliğinden yokuna girdi. Burada neredeyse hiç özel okul yok. Brighton’da sanırım 1 tane var ve onun dışındakiler devlet okulları. Her semtin kendi okulları var ve aileler o okullar arasından seçim yapıyor. Okulların ülke geneli puanlaması var ve web sitesi üzerinden semtinizi ya da şehrinizi seçip, size en yakın okulların puanlarını, hangi alanda başarılı ya da başarısız olduğunu görüp, ona göre karar verebiliyorsunuz. Biz de kararımızı bahsettiğim sitedeki puanlamaya göre verdik.
Oğlum dil bilmediği için, önce kursa göndermek üstedik fakat okul müdiresi bunun gereksiz olduğunu, çocukların kısa sürede dil öğrenebildiklerni söyledi ve biz de vazgeçtik. Zorlandığı nokta olursa, destek alacaklarını da belirtince, içimiz rahatladı. Okulun ikinci haftasında, belediyeden bir görevli atanmış. Bu kişi, Türk asıllı bir kadın ve haftanın 1 günü oğlumla derse girip, tüm dersleri tercüme ediyor. Bu hizmet ücretsiz.
Okul sabah 9’da açılıyor ve saat 3’e kadar eğitim veriliyor. Eğitim dediğime bakmayın; ödev yok, tarih yok, sınav yok. 8 yaşındaki bir çocuk için önemli olan şeyler yani oyun, kişisel gelişim, zihinsel gelişim, yeteneklerini ve ilgi alanlarını bulma gibi dersler var. Günün yarıdan fazlası oyun oynamakla geçiyor ve okul çantasında atıştırmalık, su ve mendil dışında hiçbir şey yok. Haftanın 1 gününü havuzda geçiriyorlar. Derslerde, öğretmenle birlikte bir de asistan yer alıyor. Teneffüslerde ise, birkaç çocuğa bir gözetmen düşüyor.
Daha önce Belçika, Çin ve Moğolistan’da yaşadığım için en büyük korkum ırkçılıktı ve neyse ki ırkçılık Brighton’da karşımıza çıkmıyor, ki aslında İngiltere’nin güneyinin nüfusunun neredeyse %75’i İngiltere dışında doğanlardan oluştuğu için, ırkçılık yapacak adam da yok. Bunun yanı sıra, ırkçılıkla ilgili her şey kanunen yasak. Irkçılık daha çok ülkenin kuzeyinde ya da küçük yerleşim yerlerinde yaşayan muhafazakar İngiliz ya da İskoçlar tarafından, gizlice yapılıyor.
Okula dönersek;
Okulda öğle yemekleri ücretli ve yemek ücreti 2 sterlin. Türk lirasına çevirince belki çok görünebilir fakat burada asgari ücret 9 sterlin. Bu açıdan bakınca, bedavaya yakın. Eğer okul sonrası kurslara göndermek istersek (satranç, dans, kodlama, tamir, şarkı söyleme gibi) bu kursların günlük ücreti de 2 sterlin. Belirtmek isterim; eğer geçim sıkıntınız varsa, yukarıda saydığım tüm hüzmetler ücretsiz oluyor.
Oğlumuz okula başlarken bir form doldurmuştuk ve formda, oğlumuzun hiperaktivite ve dikkat bozukluğu olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle, belediyenin atamış olduğu bir uzman, oğlumuzun eğitimi ile doğrudan ilgileniyor. Dikkatini toplayamadığı yani kendisine sıkıcı gelen derslerde, önüne bir bilgisayar koyup, İnglizce öğrenme oyunları oynatıyorlar. Haftada bir ders boyunca, diğer çocuklara bizim oğlumuzun İngiltere’de yeni olduğu için dil bilmediği, bu nedenle herkesin ona yardımcı olması gerektiği, uzak durmalarının oğlumuzu üzeceği anlatılıyor.
Bu arada, diş dışındaki tüm sağlık hizmetleri hepimize bedavayken, oğlumuza diş tedavileri de bedava.
Şimdilik bu kadar yazıyorum. Sormak istediğiniz şeyler olursa, lütfen buradan sorun. Özel mesaj yoluya sorulan sorulara cevap vermeyeceğim.
Saygılar.